2022 yılı sinemaseverler açısından cömert bir yıldı. Birçok film festivali yüz yüze yapıldı. Steven Spielberg, Alejandro G. Iñárritu ve James Gray‘in izleyicileri film yapımlarıyla ilgili inanılmaz kişisel yolculuklara çıkardığı sinematik anıların hafızalarımızda iz bıraktığı bir yıl oldu 2022. 

Hepimizi heyecanlandıran zorlu, orijinal ve cesur senaryoları izleme şansı yakaladık. Playlist, 2022 yılında damga vuran 25 filmi seçti.

İşte 2022’nin en iyi 25 filmi

Mansiyon ödülü

“Avatar: The Way Of Water” (James Cameron)

James Cameron’ın yeniden yönetmen koltuğuna oturduğu ve izleyiciler tarafından merakla beklenen Avatar serisinin ikinci filmi, Sully ailesine odaklanıyor. İlk filmden neredeyse 10 yıl sonrasını anlatan film, 2154 yılında geçiyor.’Avatar: The Way of Water’, bir yandan Neytiri ile Jake Sully’nin artık çocuklarıyla birlikte geniş bir aile olduğunu izleyiciye gösterirken bir yandan da izleyiciyi ruhani yaşamla dolu bir okyanus ortamına götürüyor ve burada yaşayan bir Na’vi klanıyla tanıştırıyor. ‘Avatar: The Way of Water’ın kadrosunda Zoe Saldana, Kate Winslet, Vin Diesel, Sam Worthington, Joel David Moore, Dileep Rao, Stephen Lang, Matt Gerald ve Sigourney Weaver gibi isimler yer alıyor.

25. “The Northman” (Robert Eggers)

Kuzeyli, öldürülen babasının intikamını almaya kararlı olan bir Viking prensinin hikayesini konu ediyor. Korku türüne yaratıcı bir bakış getiren The Witch ve erkeklerin iktidar meselesi üzerine bir şaheser olan The Lighthouse gibi iki önemli filme imza atan, vizyoner yönetmen Robert Eggers kamera arkasında.

 

24. “The Batman” (Matt Reeves)

Robert Pattinson’ın Kara Şövalye’ye hayat verdiği The Batman, Gotham’daki ucu kendi ailesine de uzanan yolsuzlukları temizleye çalışan Batman’in, bir yandan Riddler isimli bir seri katille mücadelesini merkezine alıyor.

 

23. “Benediction” (Terence Davies)

Film, Birinci Dünya Savaşı şairi Siegfried Sassoon’un çalkantılı hayatına odaklanıyor. Birinci Dünya Savaşı’nda savaşmanın dehşetinden kurtulan ve cesaretinden dolayı madalya alan Siegfried Sassoon, askerlikten döndüğünde hükümetin savaşı sürdürmesini sesli bir şekilde eleştiren karmaşık bir adamdı. Şiirleri Batı Cephesi’ndeki deneyimlerden ilham aldı ve dönemin önde gelen savaş şairlerinden biri oldu.

 

22. “Resurrection” (Andrew Semans)

Resurrection, görünürde sıradan bir hayat süren bir kadının yaşamına odaklanıyor. Yetenekli, başarılı ve disiplinli bir kadın olan Margaret’in hayatı yolundadır. Her şey tam da onun istediği gibi kontrolü altındadır. Ancak onun hayatı, yıllardır görmediği bir adamın ortaya çıkmasıyla alt üst olur. David adındaki adam, ortaya çıkarken Margaret’in geçmişinin dehşetini de beraberinde getirir.

 

21. “Catch the Fair One” (Josef Kubota Wladyka)

Film, bir kadın boksörün, kardeşini kadın ticareti yapan adamlardan kurtarmak için giriştiği mücadeleyi konu ediniyor. Kaylee, kariyerinin başlarında olan başarılı bir boksördür. Hayatının müsabakasına hazırlanan Kaylee’nin hayatı, iki yıl önce kaybolan küçük kız kardeşi Weeta’nın muhtemelen hayatta olduğuna ve şu anda bir insan ticareti ağının elinde olduğuna dair ipuçları olan bir adamla tanışmasıyla bambaşka bir hal alır.

 

 

20. “Nanny” (Nikyatu Jusu)

Film, New York’ta kendisine bir hayat kurmaya çalışan Aisha isimli bir dadıyı merkezine alıyor.

 

19. “Decision To Leave” (Park Chan-Wook)

Güney Koreli sinemacı Park Chan-wook’un romantik suç öyküsü, 75. Cannes Film Festivali’nden “En İyi Yönetmen” ödülüyle döndü. The Handmaiden / Ah-ga-ssi (2016) sonrasındaki ilk uzun metrajı filmin konusu şöyle: Uykusuzluk hastası dedektif Hae-jun (Park Hae-il), dağlarda şaibeli koşullar altında hayatını yitiren birinin eşi olan esrarengiz Çinli göçmen Seo-rae’ye (Tang Wei) karşı takıntılı bir ilgi duymaya başlar. Şüpheli kadın ve dedektif arasında gelişen tekinsiz ilişki, cinayete dair detaylar su yüzüne çıktıkça gittikçe daha karmaşık bir hâl alacaktır.

 

 

18. “After Yang” (Kogonada)

Yang’dan Sonra, robot çocukların yatılı bebek bakıcıları olarak satın alınabildiği bir dünyada geçiyor ve ailelerinin robot ferdi Yang’in hayatını kurtarmaya çalışan bir çifte ve kızlarına odaklanıyor.

 

 

17. “Bones and All” (Luca Guadagnino)

Luca Guadagnino’nun yönetmen koltuğuna oturduğu ‘Bones and All’ Dünya prömiyerini 79. Venedik Film Festivali’nde gerçekleştirdi. Festivalde Altın Aslan için yarışan film, yönetmen Guadagnino’ya ‘En İyi Yönetmen’ ödülünü kazandırdı. Başrollerini Timothée Chalamet ile Taylor Russell’ın paylaştığı film, insan eti yiyen iki sevgilinin 1980’lerin Amerikası’nda çıktıkları uzun bir yolculuğu konu alıyor. Chalamet’in bir yamyamı canlandırdığı yapımın oyuncu kadrosunda Mark Rylance, André Holland ve Chloë Sevigny de yer alıyor. 

 

 

16. “Return to Seoul” (Davy Chou)

Retour à Séoul, ilk kez, Fransız bir çift tarafından evlat edinilmeden önce doğduğu ülke olan Kore’ye giden yirmi beş yaşındaki bir kadının hayatına odaklanıyor.

 

 

15. “RRR” (S.S. Rajamouli)

RRR, 1930 yılında ülkelerinde iç savaş başlamadan hemen önce iki devrimcinin evlerinden uzaklaşma sürecinde yaşadıklarını konu ediyor.

 

 

14. “Bardo: A False Chronicle of a Handful of Truths” (Alejandro G. Iñárritu)

Bardo, Bir Avuç Doğrunun Yalan Yanlış Güncesi, Eve döndükten sonra, kimliği, ailevi ilişkileri ve anılarının çılgınlığı ile boğuşurken varoluşsal bir krizle uğraşan ünlü bir Meksikalı gazeteci ve belgesel yapımcısı olan Silverio’nun hayatına odaklanıyor.

 

 

13. “Good Luck to You, Leo Grande” (Sophie Hyde)

Film, gerçek ve iyi bir cinsel ilişki yaşamak isteyen 55 yaşında dul bir kadın olan Nancy Stokes’un hikayesini konu ediyor. 

 

 

12. “Fire of Love” (Sara Dosa)

Fire of Love, Fransız bilim insanları Katia ve Maurice Krafft’ın hayat hikayesini konu ediyor.

 

 

11. “Armageddon Time” (James Gray)

Gray’in New York’ta büyüdüğü zamanlara otobiyografik bir bakış olan yapım, ilk olarak birkaç ay önce Cannes Film Festivali’nde ardından geçtiğimiz hafta sonu Telluride Film Festivali’nde gösterildi. Film aynı zamanda New York Film Festivali’nin seçkisinde de yer alıyor. Ailenin gücü, arkadaşlığın karmaşıklığı ve nesiller boyu peşinde koşulan Amerikan rüyası üzerinden anlatılan derinden bir hikaye olarak tanımlanan filmin başrollerinde Michael Banks Repeta, Jaylin Webb, Ryan Sell, Anthony Hopkins, Anne Hathaway ve Jeremy Strong gibi isimler yer alıyor.

 

 

10. “All the Beauty and the Bloodshed” (Laura Poitras)

All The Beauty And The Bloodshed, opioid kriziyle yüz binlerce insanın hayatını kaybetmesinin müsebbibi olan ailenin sanat alanında kurduğu hegemonyaya karşı Nan Goldin ve daha birçok aktivisitin verdiği mücadeleyi ele alıyor.

 

 

9. “Top Gun: Maverick” (Joseph Kosinski)

1986 yapımı Top Gun’ın devam hikâyesi olan Top Gun: Maverick, usta pilot Maverick’in bu kez eğitmen olarak hava kuvvetlerine geri dönüşü sonrası gelişen olayları anlatıyor.

 

 

8. “Athena” (Romain Gavras)

Venedik Film Festivali Ana Yarışması’nda görücüye çıkan Romain Gavras imzalı Athena,  Paris banliyölerinde 13 yaşındaki bir çocuğun polis üniformalı kişiler tarafından öldürülmesi üzerine, sosyal konutlarda yaşanan ayaklanmaları takip  ediyor.

 

 

7. “The Fabelmans” (Steven Spielberg)

Fabelmanlar, efsanevi yönetmen ve yapımcı Steven Spielberg’ün Arizona’da geçirdiği kendi çocukluğundan ilhamla yola çıkılan bir büyüme hikayesi. Spielberg’ ün, şimdiye kadarki en kişisel ve yarı kurgusal filmi olan Fabelmanlar, uzun süre ayakta alkışlandığı ilk gösterimini Eylül ayında Toronto Film Festivali’nde yaptı.

 

 

6. “Guillermo del Toro’s Pinocchio” (Guillermo del Toro, Mark Gustafson)

Guillermo del Toro‘nun Netflix için çektiği uzun metrajlı ve stop-motion animasyonlu müzikal ‘Pinocchio’dan ilk görseller yayınlandı. 1940 animasyonuyla aynı isimli olan film, Carlo Collodi’nin çocuk romanı “The Adventures of Pinocchio”dan uyarlandı. Filmde  David Bradley; Geppetto, Gregory Mann; Pinocchio, Ewan McGregor;Sebastian J. Cricket, Christoph Waltz; Count Volpe, Ron Perlman; Mangiafuoco  Finn Wolfhard ise Candlewick karakterlerini seslendirecek.

 

 

5. “Aftersun” (Charlotte Wells)

Prömiyerini Cannes Film Festivali‘nde gerçekleştirilen ve yılın en iyi yapımları arasında gösterilen A24 yapımı ‘Aftersun’, 20 yıl önce babasıyla birlikte yaptığı son tatilin anılarını zihninde canlandıran Sophie’nin, geçmişin izlerini babasıyla arasındaki mesafeyi telafi etmek için kullanmasını konu ediniyor. Cannes Film Festivali’nin Eleştirmenler Haftası bölümünde gösterilen film, İskoç yönetmen Charlotte Wells’in kariyerindeki ilk uzun metraj filmi olma özelliğini taşıyor. Çekimlerinin büyük bir kısmı Türkiye’de tamamlanan filmde Paul Mescal, genç baba Calum’a, Frankie Corio ise genç Sophie’ye hayat veriyor.

 

 

4. “Nope” (Jordan Peele)

Film, Peele ile Akademi® ödüllü Daniel Kaluuya’yı  yeniden bir araya getiriyor. Ekibe ayrıca Keke Palmer (Hustlers, Alice) ve Akademi® adayı Steven Yeun (Minari, Okja) da California’nın iç kesimlerindeki tenha bir kanyonda yaşayan, esrarengiz ve ürpertici bir keşfin tanıkları olarak katılıyor.

 

 

3. “Everything Everywhere All At Once” (Daniel Kwan & Daniel Schinert)

Kocasıyla yıllar önce Çin’den Amerika’ya göçüp yeni bir hayata başlayan Evelyn, yaşayabileceği alternatif hayatlarla bağlantılı diğer evrenleri keşfederek, tek başına tüm evrenleri kurtarması gereken çılgın bir maceraya sürüklenir.

 

 

2. “The Banshees of Inisherin” (Martin McDonagh)

Senaristliğini ve yönetmenliğini Martin McDonagh’ın üstlendiği film, 1920’li yılların İrlanda’sında dostluklarını bitirmek zorunda olan iki arkadaşın hikayesini konu alıyor. Başrollerini Colin Farrell ve Brendan Gleeson paylaştığı ‘The Banshees of Inisherin’ 1923 tarihinde İrlanda İç Savaşı esnasında yakın arkadaş olan Pádraic ve ona acımasızca sırtını dönen arkadaşı Colms’un dostluklarının bitmesinin kendilerine ve kasaba halkına olan etkisi gözler önüne seriyor. 

 

 

1. “TÁR” (Todd Field)

Tár, dünya çapında sanatının en iyilerinden biri olarak kabul edilen ve büyük bir Alman müzik orkestrasının ilk kadın şefi olmayı başaran Lydia Tár’ın hayat hikayesini konu ediyor.