Hülya Koçyiğit’in Hayatına Dair Bilinmeyenler

Hülya Koçyiğit’in hayatına dair bilinmeyenler. Türk sinemasına kattığı değerler, çok yönlü kişiliği ve başarılarıyla bir döneme damgasını vurmuş bir isim: Hülya Koçyiğit…

Eğitimi, yeteneği ve güzelliğiyle Yeşilçam’ın unutulmaz isimleri arasına giren Hülya Koçyiğit’in hayatına dair bilinmeyenleri derledik.

Hülya Koçyiğit, 12 Aralık 1947’de İstanbul’da dünyaya geldi.

Yaşıtlarından farklı bir gelişim gösteren Koçyiğit, henüz 5 yaşındayken okula başlamak için can atıyordu. Ailesi onu okula yazdırabilmek için mahkeme kararı ile yaşını büyütmek istedi, hakim buna gerek kalmadan okula gidebileceği onayını verince başarılı oyuncunun eğitim serüveni erken yaşta başlamış oldu.

Okulundaki başarısı ile dans ve müziğe olan ilgisi öğretmenleri tarafından da fark edilince piyano ve bale eğitimleri almaya başladı. Henüz 7 yaşındayken Ankara Devlet Konservatuarı’nın Bale Bölümü için düzenlenen mülakata giren Koçyiğit, yüzlerce kişi arasından seçilince yatılı okumak üzere Ankara’ya gitti.

Yaşının çok küçük olması ve babasının kızından ayrı kalmaya dayanamaması güzel oyuncunun Ankara serüveninin kısa sürmesine sebep oldu. İstanbul’a geri dönen Koçyiğit, eğitimine Atatürk Kız Lisesi’nde devam ederken, bir yandan da kız kardeşleriyle beraber İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda oynuyordu.

Okul, piyano, bale ve tiyatro eğitimlerini birlikte başarıyla yürüten, yabancı dile yatkınlığıyla sivrilen Koçyiğit, sonunda yönetmen Muhsin Ertuğrul’un dikkatini çekti. Ertuğrul, Koçyiğit’in daha iyi eğitim bir eğitim almasını istiyordu ve bunun yolu Ankara devlet Konservatuarı’ndan geçiyordu. Bu sayede Koçyiğit, zamanında yarım bıraktığı eğitimini tamamlamak üzere Ankara’nın yolunu tuttu ve lise eğitimini konservatuarın Tiyatro Bölümü’nde tamamladı.

Koçyiğit Ankara’da eğitim gördüğü sırada, İstanbul Şehir Tiyatroları’nda oynayan kız kardeşlerinden biri olan Nilüfer, Nuri Akıncı’nın yönettiği ‘Bir Yetimin Hasreti’ filminde, daha sonra da Metin Erksan tarafından çekilen ‘Çocuk Hırsızları’nda rol aldı. Koçyiğit ise okulundan vakit buldukça film setlerini ziyaret ediyor, burada yönetmen ve oyuncularla tanışma fırsatı buluyordu.

Tüm bunlar olurken Metin Erksan bir sonraki çekeceği film olan ‘Susuz Yaz’ için oyuncu arayışları içindeydi. Annesinin vesilesiyle Koçyiğit’in film için fotoğrafları çekildi. Bu sırada yönetmen Memduh Ün de filmi için bir kadın oyuncu arayışındaydı ancak iki yönetmen de Hülya’nın düşündükleri roller için küçük göründüğü kanaatindeydi.

Hülya, film projelerinden önce adını duyurmak üzere Ses Dergisi’nin düzenlediği artist yarışmasına yazdırıldı. Yarışmanın galibi Ajda Pekkan oldu, erkeklerde ise birinci Ediz Hun’du.

Yarışmanın ardından Erol Taş ile birlikte ‘Susuz Yaz’ filminde rol alan Koçyiğit için artık Yeşilçam’a adım atmıştı. Eğitimi ve mesleğiyle ilgili bir yol ayrımına giren oyuncu kararını sinemadan yana kullandı.


1964 yılında Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı Ödülü, Meksika Film Festivali’nde En İyi Film Ödülü’ne layık görülen ve rol aldığı ilk film olan ‘Susuz Yaz’ ile basının ilgisini çeken Koçyiğit’e film teklifleri yağmaya başladı.

Hülya 21 yaşına geldiğinde, bir tatil esnasında Fenerbahçeli futbolcu Selim Soydan ile tanıştı, 1968 yılında dünya evine giren çiftin Gülşah adında bir de kızları oldu. Daha sonra Gülşah da annesi gibi beyaz perdede boy gösterecekti.


Koçyiğit’in Türk sinemasını geliştirmek adına birçok somut girişimi oldu. Bunlardan en önemlisi tek bir ağızdan yapılan oyuncu dublajlarının yerine canlandırdığı karakteri kendi seslendirmek istemesi konusundaki ısrarlarıydı. Bir diğeri ise ünlü romanların sinemaya uyarlanması konusundaki çabalarıydı.

Koçyiğit’in ününe ün katması, 1968’de rol aldığı ‘Kezban’, 1970’te ‘Kezban Roma’da’, 1971’de ‘Kezban Paris’te’ adlı film serisiyle oldu.


En iyi filmleri arasında; ‘Düğün’, ‘Gelin’, ‘Diyet’, ‘3 Arkadaş’, ‘Hıçkırık’ gibi birçok yapım sayılabilir.


En parlak yılları olan 1970’lerde dönemin en ünlü oyuncularıyla birlikte çalışan Koçyiğit’in kızı Gülşah da aynı yıllarda beyaz perdede boy göstermeye başlamıştı. Küçük oyuncunun rol aldığı ‘İbo ile Güllüşah‘ unutulmayan filmler arasına girdi.


1980’lerde televizyon dünyasına ilk olarak TRT1’in ‘Hanımlar Sizin İçin’ adlı programıyla adım atan Koçyiğit, daha sonra Show TV’de insanların dertlerini televizyon ekrarına taşıyarak çare bulmaya çalışan bir konsept ile yayınlanan ‘Son Çare’ adlı programda göründü. Bu programın yarattığı psikolojik yorgunluk sağlığını etkilemeye başlayınca bırakmak zorunda kaldı.


Daha sonraları sırasıyla Cihan Ünal ile birlikte ‘Nisan Yağmuru’, Erdal Özyağcılar ile birlikte ‘Mihriban’, Türkan Şoray, Fatma Girik, Filiz Akın ve Nevra Serezli ile birlikte ‘Altın Kızlar’ dizilerinde rol aldı.


Türk sinemasına verdiği emeklerin bir karşılığı olarak 1991’de Devlet Sanatçısı ünvanı aldı.


Son dönemde akciğer rahatsızlığı yaşayan ve kanser teşhisi konulan oyuncu, 21 Mayıs 2017 yılında geçirdiği başarılı bir ameliyat sonrası sağlığına kavuştu.

Bu haberleri de beğenebilirsiniz

The Peasants filmi hakkında bilinmeyenler!

‘Dune: Part Two’nun en iyi 10 karakteri!

2024’e damga vuracak filmler yolda!

2023’ün En İyi 10 Film Fragmanı!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir