Napolyon filmi için aynı anda 11 kamera kullanıldı!

Napolyon filmi için aynı anda 11 kamera kullanıldı!  Efsanevi Fransız İmparator Napolyon’un destansı hayatı, duayen yönetmen Ridley Scott tarafından beyazperdeye taşındı. Ünlü yönetmen Scott’a bu şaheseri yaratırken, önceki 15 filminde birlikte çalıştığı ve üç kez Oscar adaylığına layık görülmüş yapım tasarımcısı Arthur Max ve zihinlerde yer etmiş eserlere imza atmış görüntü yönetmeni Dariusz Wolski yardım etti. Napolyon, 24 Kasım’da sinemalarda.

Oscar ödüllü ünlü oyuncu Joaquin Phoenix’in Napolyon rolünü canlandırdığı filmde, başarılı oyuncu Vanessa Kirby ise, Napolyon’un fırtınalı bir ilişki yaşadığı Joséphine de Beauharnais olarak karşımıza çıkıyor. Scott’ın aynı anda 11 kamerayla çalışması sayesinde çekim sırasında ortaya çıkan özel anları mutlaka yakaladığını belirten Oscarlı oyuncu Phoenix, “Bir oyuncu olarak böyle bir fırsata sahip olmak gerçekten nadirdir” diyor.

“Destan yapmak kolaydır. Elli yıl boyunca sürekli yapın yeter” anlayışı ve büyük bir özveriyle hareket eden ve ünlü yönetmenle çalışmanın kendileri için büyük bir zevk olduğunu belirten ekip, “Napolyon” filmindeki deneyimlerini sinemaseverlerle paylaştı.

Napoleon

Phoenix: “Bir oyuncu için büyük şans”

2000 yılında en iyi film dalında Oscar ödülü aldığı Gladyatör’den sonra tekrar bir Ridley Scott setinde çalışma fırsatı bulduğu için çok memnun olduğunu vurgulayan Joaquin Phoenix’e göre, Scott’ın aynı anda 11 kamerayla çalışması bir oyuncu için büyük şans. “Çünkü” diyor Phoenix, “Şansımız yaver gider ve bir şey keşfedersek ve de planlanmamış şekilde gelişmiş özel bir an olmuşsa, Ridley’nin bunu görüntülemeyi başarmış olması neredeyse garantidir. Bir oyuncu olarak böyle bir fırsata sahip olmak gerçekten nadirdir. Bir şeyin peşine düşüp onu yeniden yaratmaya çalışmak neredeyse imkânsızdır.”

Kirby: “O kadar çok farklı set ve sahne vardı ki, muazzamdı”

Başarılı oyuncu Vanessa Kirby de bundan memnun. “Bu durum, çalışma şeklimize doğaçlama bir nitelik kazandırmamıza olanak tanıdı” diyor ve ekliyor: “Bir önceki çekimde yaptığınız hareketleri tam olarak hatırlamanıza gerek yok. Bu iş birliği için bir fırsattı çünkü Ridley’le birlikte monitörü izliyor ve neyin farklı yapılabileceğine dair fikirler ortaya atıyorduk… Prodüksiyonun büyüklüğü de çok etkileyiciydi. Joaquin’le Malta’daki meydanlardan birine baktığımızı ve çok sayıda insanın olduğu pazar tezgahlarını gördüğümüzü hatırlıyorum; o kadar çok farklı set ve sahne vardı ki. İnanılmazdı, muazzamdı.”

 

Napoleon

Max: “Bir tasarımcı için tam bir şölen, destan”

Arthur Max’e göre, Ridley Scott söz konusuysa her an göreve hazır olmak gerekiyor: “Konu geçmişin, bugünün ya da geleceğin konusu olabilir. Scott türden türe akıcı bir şekilde geçiyor. Orta Çağ onun en sevdiği dönemlerden biri tabii ki; geleceğin tüm tonları ve şimdiki zaman da öyle. İncil konuları. Ve burada olduğu gibi, 18. ve 19. yüzyıllar da… Bu benim de en sevdiğim mimari dönem ve büyük bir çeşitlilik içeriyor. En uçlara uzanan bir yelpazeye sahip: Sarayların zenginliğinden izbe evlerin gerçek sefaletine, yolda yanan köylere… Ayrıca, gemilerle denizdeyiz. Devasa askeri çatışmalarımız var: Austerlitz Savaşı, Waterloo, Marengo, Borodino. Muazzam bir oyuncak kutusu ve bir tasarımcı için tam bir şölen, başlı başına bir destan… Ridley’de arka plan yok, hile yok; her şey ölçek ve ayrıntı yoğunluğuyla ilgili. Bir tablonun içinde yaşamak gibi: Zorlayıcı ama aynı zamanda çok eğlenceli…”

Wolski: “İlginç açılar yaratmanın sihirli yöntemini bulduk”

Kariyerinde birçok ikonlaşmış, unutulmaz film bulunan Scott’la çalışmaktan zevk aldığını belirten Dariusz Wolski ise, bu süreci, “İnsanların, birden fazla kamera kullandığınızda ışıklandırma ve çerçevelemeden ödün vereceğiniz gibi bir önyargısı var ama Ridley çok görsel bir insan ve bir mekânı aydınlatmanın, insanları doğru yere koymanın ve hepsinin ilginç görüneceği açılar yaratmanın sihirli yöntemini bulduk” diyerek anlatıyor.

 

İngiltere’nin Northamptonshire adlı kontluğunda bulunan, 18. yüzyılda Fransız mimarisi hayranı bir İngiliz tarafından inşa edilen Boughton Malikanesi’nin Napolyon’un şatosu olarak kullanıldığı filmde ayrıca ekibin “bir metre bile yaklaşmasına izin verilmeyen” Victoria & Albert Müzesi’nden ödünç alınan bir de yatak bulunuyor. Napolyon’un imparator olarak Fontainebleau ve Tuileries saraylarındaki odalarının yanı sıra Oxfordshire’daki Blenheim Sarayı’nda da çekimler yapılırken; Scott’un daha önce Gladyatör filminde kullandığı Surrey’deki Bourne Wood ve Malta’daki Ricasoli Kalesi de film için gidilen diğer rotalar arasında yer alıyor.

 

 

 

Bu haberleri de beğenebilirsiniz

La Hayde Maske filminin fragmanı yayınlandı!

Deadpool & Wolverine’den yeni fragman!

Andy Weir’in yeni bilim kurgu filminde Ryan Gosling başrolde!

Wim Wenders ve Koji Yakusho ilk kez İstanbul’a geliyor!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir